HAYATTA
HER ŞEY MÜMKÜN
Sydney 15 yaşında bir genç kızdı.
Ailesiyle birlikte Meksika'nın bir kasabasında yaşarlardı. Evleri kasabanın
dışındaki ormandaydı. Sydney yoksul bir ailenin çocuğuydu ve hafta sonları da
dahil anne ve babası her gün çalışırlardı. Bu yüzden Sydney yaşamının büyük bir
bölümünü yalnız geçirirdi. Bundan da pek şikayetçi değildi. Kasabaya sadece
okuluna gitmek için inerdi. Okulda tek bir arkadaşı vardı, onunla da çok samimi
değildi.
Günlerden bir gün yine Sydney tek
başına odasında oturuyordu. Yağmur o kadar şiddetli yağıyordu ki köpeğini
gezdirmek için bile ormana çıkmamıştı. O sırada sert bir şekilde kapı çalındı.
Sydney çok korkmuştu, kim bu yağmurlu günde gelebilirdi ki? Anne ve babasının
işlerine henüz yeni ulaşmış olmaları gerekirdi. Ürkek adımlarla kapıya yaklaştı
ve kısık bir sesle "kim o?" dedi. Ses gelmedi. Kapının arkasındaki
her neyse onu çok meraklandırıyordu. Kapıyı yavaşça araladı ve yağmurdan
sırılsıklam olmuş ufak bir çocuk gördü. Onu hemen içeri aldı ve sıcak bir şeyler
verdi. Çocuğa bir çok kez nasıl ve nerden geldiğini sordu. Fakat zavallıcak o
kadar üşümüş olmalıydı ki tek kelime etmedi.
Sydney küçük çocuğa yiyecek bir şeyler
hazırlamak için mutfağa gitti. O sırada ahşap evlerinin merdivenlerinin
tıkırdadığını duydu. Küçük çocuğun tuvalete gitmiş olabileceğini düşünerek
kafasını bile çevirmedi.
Yemeği hazırladıktan sonra yukarı
katlarda çocuğu aramaya başladı. Bütün odalara baktı, ama çocuk hiçbir yerde
yoktu. Geriye sadece ölen dedesinin odası
kalmıştı.
Ama oraya girmesi de imkansızdı. Sydney'in dedesi 5 yıl önce ölmüştü.
Dedesi de Sydney'lerin evinde kalırdı.
Sydney ve dedesi arasında özel bir bağ
vardı.
Sydney dedesini o kadar çok severdi ki neredeyse ona tapardı. Ölümünü de
hala
kabullenmiş değildi. Sydney'in dedesi kendi halinde bir ihtiyardı, odasından
neredeyse hiç çıkmazdı. Kimsenin de onu rahatsız etmesini istemezdi.
Sadece Sydney ara sıra dedesinin
yaptığı tabloları görmek ve yazdığı şiirleri
okumak
için odasına girerdi. Dedesinin ölümüyle o oda hiç açılmamak üzere
kilitlenmişti.
Sydney küçük çocuğu ararken o odaya baktığında, odanın kapısının
açık
olduğunu gördü. Gözlerine inanamıyordu, kapıdan içeri daldığında küçük
çocuk
sert bir hışımla Sydney'in kollarından süzülüverdi. Sydney odayı görünce
göz
yaşlarını tutamadı. Tam o sırada dedesinin yaptığı ve kendisinin de en
sevdiği
tabloyu gördü. Tablonun üstünde bir kağıt vardı. Sydney kağıttaki şiiri
okumaya
başladı:
"Bir gün kapın çalar açarsın,
küçük bir çocukla karşılaşırsın, gözlerine inanamazsın. İşte o düşündüğün
kişidir. Seni son bir kez daha görmeye gelmiştir. Seni sonsuza dek
sevecektir."
Sydney gözyaşları içinde, olduğu yere
çöküverdi. Daha sonra kendini toparlayıp aşağıya indiğinde küçük çocuğun çoktan
gitmiş olduğunu anladı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder