5 Aralık 2014 Cuma

Dini Hikayeler , Şeyhin Hikayesi , Buna da Samimiyet Denir

BUNA DA SAMİMİYET DENİR

       Sebat edip ayrılmamak , ayrılıp kaybolmamak , bilhassa Hak’tan ve Hakk’ın rahmet kapısından ayrılmamak ne iyi şey!...
       Bütün dedikodulara , nefsin tuğyan ve isyanına , hatta yârânın bile terk ve ihmaline rağmen elini göğsüne vurup “ evvel ALLAH “ deyip hak ve doğru bildiği yoldan hiç ama hiç inhiraf etmeden gösterilen hedefe doğru gitmek, ne kadar zor ve o nisbette ne derece gıptaâver bir haslet ve bir mertliktir.
       Evet , kendini öyle görmesen ve zannetmesen bile intisabıyla tanındığın ve şeref duyduğun ve hakiki hedefin olan Hakkın kapısında , gözünü biran ayırmadan ve kalbini bir an bozmadan bekleyip , kapının aralanmasını hatta açılmasını intizar etmen , cidden tebrik ve taltife layık , rahmet ve inayete şayeste bir hal ve bir keyfiyettir.
Maalesef adını bilmediğim büyük bir zat...
       Senelerce müritlerine , talebelerine irşat dersi verir. Ve hakikaten onları irşat eder. Hem öyle ki ; kalp gözlerini bile rüşte erdirir...
       Bir zaman gelir, müritler şeyhlerinin ne olduğunu ve nerede bulunduğunu keşfen görürler :
       “Şakiler arasında ve ateşe yaslanacaklardan...”
       bunu böylesine gören müritleri yavaş yavaş mürşitlerini terk ederler ve derse gelmezler. Yalnız birisi:
       “ Ne olursa olsun madem ben bu makamı bu zatın eliyle elde ettim : ondan ayrılmayacağım “ der ve sebat eder.
       Üstad talebesine sorar : “ Evladım arkadaşların nerede  Neden gelmiyorlar ?
       Talebe söylemez nasıl söylesin ki...
       Fakat o büyük zat iki, üç...ısrar eder nihayet o sadık talebe gözünü yumar, ağzını açar ve doğruyu söyler:
       “ Efendim, arkadaşlarım sizin şaki olduğunuzu ve ehli cehennem olduğunuzu keşfen görmüşler de ; ondan dolayı gelmiyorlar.”
       O büyük zat bunu duyunca gayet sakin olarak şunu der
       “ Yaa öylemi... evladım ben bu halimi kırk yıldır görüyor ve biliyorum. Ama Hakkın kapısından başka kapı tanımıyor ve bilmiyorum. Onun için bütün bunlara rağmen sebat edip bu kapıdan ayrılmadım . ve ayrılmayacağım . şayet arkadaşların bundan başka kapı biliyorlarsa gelsinler söylesinler. “
       Şeyh varsın bu samimiyetini izhar etsin .
       Rahmet kapısı birden açılıyor. Kitap sebkat ediyor . ve onun şaki değil said olduğu; ehli cehennem değil , ehli cennet olduğu yazılıyor.
       Yüz binlerce tebrik ve müjdeler!...

Bize düşen işimizi sağlam ve istendiği gibi yapmak, gerisine karışmamak. Biz , kuluz kul. O ‘da Rabbülalemin ve Erhamürrahimin dir. Bize düşen emredileni , asıl mahiyetini koruyarak yapmak ve yüce yaratıcıya olan itimadımızı sarsmamaktır. Elbette O bizi bizden daha iyi bilir ve bize rahmet ve hikmetine göre muamele yapar. Çoğumuzun sarsıntıya düştüğü şu dönemde bizi sabit kadem eylemesini , rahmeti sonsuz olan yüce Mevla’dan diliyor ve dileniyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder