BUNA DA SAMİMİYET DENİR
Sebat edip ayrılmamak , ayrılıp kaybolmamak
, bilhassa Hak’tan ve Hakk’ın rahmet kapısından ayrılmamak ne iyi şey!...
Bütün dedikodulara , nefsin tuğyan ve
isyanına , hatta yârânın bile terk ve ihmaline rağmen elini göğsüne vurup “
evvel ALLAH “ deyip hak ve doğru bildiği yoldan hiç ama hiç inhiraf etmeden
gösterilen hedefe doğru gitmek, ne kadar zor ve o nisbette ne derece gıptaâver
bir haslet ve bir mertliktir.
Evet , kendini öyle görmesen ve
zannetmesen bile intisabıyla tanındığın ve şeref duyduğun ve hakiki hedefin
olan Hakkın kapısında , gözünü biran ayırmadan ve kalbini bir an bozmadan
bekleyip , kapının aralanmasını hatta açılmasını intizar etmen , cidden tebrik
ve taltife layık , rahmet ve inayete şayeste bir hal ve bir keyfiyettir.
Maalesef adını bilmediğim büyük bir zat...
Senelerce müritlerine , talebelerine
irşat dersi verir. Ve hakikaten onları irşat eder. Hem öyle ki ; kalp gözlerini
bile rüşte erdirir...
Bir
zaman gelir, müritler şeyhlerinin ne olduğunu ve nerede bulunduğunu keşfen
görürler :
“Şakiler arasında ve ateşe
yaslanacaklardan...”
bunu
böylesine gören müritleri yavaş yavaş mürşitlerini terk ederler ve derse
gelmezler. Yalnız birisi:
“ Ne olursa olsun madem ben bu makamı bu
zatın eliyle elde ettim : ondan ayrılmayacağım “ der ve sebat eder.
Üstad talebesine sorar : “ Evladım
arkadaşların nerede Neden gelmiyorlar ?
Talebe söylemez nasıl söylesin ki...
Fakat o büyük zat iki, üç...ısrar eder
nihayet o sadık talebe gözünü yumar, ağzını açar ve doğruyu söyler:
“ Efendim, arkadaşlarım sizin şaki
olduğunuzu ve ehli cehennem olduğunuzu keşfen görmüşler de ; ondan dolayı
gelmiyorlar.”
O büyük zat bunu duyunca gayet sakin
olarak şunu der
“ Yaa öylemi... evladım ben bu halimi
kırk yıldır görüyor ve biliyorum. Ama Hakkın kapısından başka kapı tanımıyor ve
bilmiyorum. Onun için bütün bunlara rağmen sebat edip bu kapıdan ayrılmadım .
ve ayrılmayacağım . şayet arkadaşların bundan başka kapı biliyorlarsa gelsinler
söylesinler. “
Şeyh varsın bu samimiyetini izhar etsin .
Rahmet kapısı birden açılıyor. Kitap
sebkat ediyor . ve onun şaki değil said olduğu; ehli cehennem değil , ehli
cennet olduğu yazılıyor.
Yüz binlerce tebrik ve müjdeler!...
Bize
düşen işimizi sağlam ve istendiği gibi yapmak, gerisine karışmamak. Biz , kuluz
kul. O ‘da Rabbülalemin ve Erhamürrahimin dir. Bize düşen emredileni , asıl
mahiyetini koruyarak yapmak ve yüce yaratıcıya olan itimadımızı sarsmamaktır.
Elbette O bizi bizden daha iyi bilir ve bize rahmet ve hikmetine göre muamele
yapar. Çoğumuzun sarsıntıya düştüğü şu dönemde bizi sabit kadem eylemesini ,
rahmeti sonsuz olan yüce Mevla’dan diliyor ve dileniyoruz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder