FANİ DÜNYA
Çok yakın bir arkadaşım , 3-4 yaşlarındaki
oğlunu kucağına almış , telaşla muayenehaneye gelmişti. Küçüğün ateşlendiğini
ve kusmaya başladığını söylüyor , oğluna duyduğu sevgi onda büyük bir üzüntü ve
endişe meydana getiriyordu. Kısa bir muayeneden sonra , yediği bir şeyin
dokunmuş olabileceğini düşünerek sorduğumda ;
-“
Buzdolabındaki bir kiloya yakın dondurmanın hemen hemen hepsini yemiş. Biz
sonra fark ettik “ dedi. Mesele anlaşılmıştı. Ancak çocuğuna karşı büyük bir
muhabbet duyan babayı teskin etmek, çocuğu tedavi etmekten daha zor olmuştu. Bu itibarla çocuğun da babasını ne
kadar sevdiğini göstermek , aynı zamanda hastalanmasına sebep olan dondurma
olduğunu ihsas etmek için ;
-Oğlum
, babanı yoksa dondurmayı mı daha çok seviyorsun? dedim.
Çocuğun cevabı ;
-
Dondurmayı...
olmuştu.
Evet
, çocuk henüz 3-4 yaşındaydı. O sevdiği şeye fazla düşkünlüğün kendisine zararı
olacağını , ayrıca onu temin edenin babası olması cihetiyle , öncelikle onu
sevmesi gerektiğini , onun için hiçbir şeyi esirgemeyenin , dondurma gibi bir
şeyle kıyas bile edilemeyecek bir varlık olan babası olduğunu bilecek idrak
şuuruna sahip değildi. Sadece çocukluk hissini dile getirmişti.
İşte biz büyükler; çoğu zamanda idraksiz ,
şuursuz ufacık çocuğun durumuna düşerek , bize sonsuz nimetleri bağışlayan Yüce
Rabbimize şükretmemiz , en çok O’ nu severek O’ na yönelmemiz gerekirken ,
yine O’ nun lütfu olan dünya nimetlerini
daha çok sevmiyor muyuz? Dünya hayatına dalarak kulluk vazifemizi unutmuyor
muyuz? Bu fani dünya hayatına fazla
düşkünlüğün bize zararı olduğunu bile
bile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder